Rahatsız edici düşüncelerin içinde boğulasıca! Bence dönemimizin en güzel bedduası olmaya aday.
Toplanın komşular!!!! Tazecik bedduam var! Hem de bedeveeee….. Evi başına yıkılasıca, küçüğü de boşanasıca, boyu posu devrilesice, evlerine ateşler salına ve benzeri onlarca bedduaya güncelleme tadında bir fikirle geldim!

Kafatasının içinde dönüp dolaşan fikirler çarptı mı temporal loba? Heh, kesildi bir nefesler… Oturdu öküz yüreğe. Şimdi, ver elini yükselen anksiyete. Yürü be yavrum depresyon, kim tutar seni!?
Her şey minicik bir kaygı duygusuyla başlıyormuş, ben uzmanların yalancısıyım. Geçmiş travmalarla tetiklenen kaygı, domino etkisiyle devam ediyormuş. İşte o sürekli dönen kaygı, çığ gibi büyür büyür sonunda boğuyormuş seni. Boğul emi!
Günümüz insanı ne güzel, her şeyi bilir. Her konuda fikir sahibi, her zaman bir yolunu bulur ve kurtarır kendini… Mi acaba? En yakınınızdakini ne kadar tanıyorsunuz? Ne kadar dinlediniz içinden geçenleri? Ne paylaşıyorsunuz her gün gördüklerinizle?
İşte, en çok da buramızdan vuruluyoruz. O kadar eminiz ki kendimizden, o kadar hakimiz ki dünyaya… Düşüncelerimizde boğulduğumuzdan bihaber devam ediyoruz hayata… Sonra bir sabah açıveriyoruz gözlerimizi, neredeydik? Ne yedik? Ne gördük? Kim duydu zihnimizi? Kime açtık kendimizi? Ya da kimi dinledik gerçekten?

“ne yaşadın sen bu ana kadar?”, “kiminle yaşadın?” ne derler bilirsin, “ikiye bir buçuk sonunda” boğulduğunla kaldın mı hayatta?