Görüşmeler, göremeyişler.

Uzun süreli (neredeyse 3 yıl olacak) işsizliğimi sonlandırmaya çalıştığım bir süreçteyim.

Yaklaşık iki aydır farklı kuruluşlarla iş görüşmesine gidip, olumsuz sonuçlarla konuyu kapatıyoruz. Pek çok kişiyle aynı sancıları hissettiğimi biliyorum, hani görüşme çok iyi geçer de “biz size dönüş yapacağız”la yapılan dönüş olumsuz olur ya heh işte artık o dönmeyişlere ve olumsuz dönüşlere o kadar alıştım ki insan tanımaya gidiyorum.

Arka arkaya yapılan iş görüşmeleri sonrasında farklı farklı insanlar, aynı sektörde farklı bakış açılarına sahip kurumları gözlemlemeye doyamıyorum.

-Mesela evli ve çocuklu bir kadınsanız; “burayı kreşe çevirmemi istemeyeceksin değil mi?” diyen de var ki; bu iş verene ‘çocuğun şu an nerde? dediğinde “kreşte” demişimdir. Bir de tam tersi var, “çocuğunuzun kreşi yakınsa çıkışta ofise gelebilir” bak ben buna ‘uç’ derim işte!

-Devam edelim şeyler var; sanki sizler görüşmeye gittiğiniz andan itibaren personeliymiş gibi davranarak “hadi bize bir çay koy” diyenler (pozisyonun ne olduğunu sorgulamadan çay isteyen iş veren mükemmelsin!) tabii koyalım hocam koyalım zaten sen bana misafir gelmiştin. ☕️

-Kabul, bu süreç iş arayan olarak ne kadar sancılıysa iş veren için de sancılı. Lakin, kalkıpta bir önceki personeli gömmek, bir önceki adayı çekiştirmek ya da önceki adayların işe verdiği olumsuz tepkileri sanki sen de verecekmişsin gibi konuşmak. Görüşmeye çağırıp öz geçmişini inceleme zahmetine girmeden sinir bozan “neden bu sektör? Mesai saati kavramı yok biliyorsun değil mi? Sizin gibi gençler…” gibi beylik ve tepeden bakan laflar… Off çok sıkıcısınız keşke ölseniz…

-“Maaş beklentiniz nedir?” genelde görüşmenin sonuna doğru artık şirketin senden istedikleri senin ondan beklediklerin konuşulduktan sonra sorulan, eğer iş arayan olarak o ana kadar bilenmişsen görüşmenin seyrini olumsuz olarak kapatacağın soru. Bu sorunun cevabı benim için net “asgari ücret değil tabi ki, sizlerin bu pozisyonda çalışana verdiğiniz maaş nedir?” Bu cevap bazen yumuşar bazense keskin bir şekilde onun veremeyeceği rakamı söylerim. Rakam veriyorsam genelde o iş istemiyorumdur ve o rakam zaten veremeyeceğidir. (Az değilmişim be 😂) Bazen o rakamı verebileceğini iddia edenler çıkar ama bakınız aması var “ben sana o parayı veririm ama yanına eleman vermem” yanıma eleman mı verecektin? Yol yok, yemek yok yanıma eleman verecek, güzel kafa…

Burası uzun burdan devam; maaş beklentinizi öğrenip makul karşılayan hatta az bile bulanlar olacak. ( oldu) İçinizden “hadi be” diyeceksiniz. Sonra, onlar artık daha azını isteyene mi gitti sizden kalifiyesini mi buldu onu asla bilemeyeceksiniz.

Bir de kendi bütçesini dürüstçe söyleyen sonrasında size uyup uyumadığını soran var ki genelde sanki bunlarla devam ediliyor.

Aaa nasıl atlarım asgari ücretciler var bir de. Onlar net, asgari ücret bir de ağlarlar sana.. Senin deneyimin, birikimin önemli değil, yol yok, yemek yok, yan hak yok, hafta sonu yok, 6 gün iş, bir gün izin 🤜🏻 asgari çünkü bütçe yok! Saygılar, saygılar, saygılar…

-“Şunu biliyor musun?” Şunu bak, ‘şu’ çok önemli! Onun bahsettiği ‘şu’ genelde senin iş tanımına sonradan eklenen piyasanın sana itelediği ve kendi işini yaparken senden zaman çalacak olan ‘şu’dur. Ki zaten genelde yapmanı istedikleri ‘şu’nun profesyonelini vardır, ona ekstra para vermemek kolay olandır. “Şunu bilsem sence buraya gelir miyim? Evden şunumla para kazanırım” diyebilirsin, dedim. Rahatlatıyor insan bir de güldün mü? Ohhh güzel eğlendim, ay pardon asgari eğlendim.

Referans; isteyen kuruma saygı duyar yazarım. Genelde de en son çalıştığım kurumdan eksiğimi, doğrumu söyleyecek olanı (iyi ki kesişmiş yollarınız üstadlarım) lakin referans olayını hala oturtamadım çünkü olumsuz referans veren oranı sanki aşırı düşükmüş gibi geliyor bana. Hele hele iş görüşmesine gelenden istiyorsanız o referansları aynı benim yaptığım gibi bildiğini yazacak sanki. Yani tam anlamıyla sağlıklı bir bilgi akışı mı olacak hala bilemediğim bir konu. (Belki anlamak için iş veren olmak gerek)

“Gelişime açık mısın?” Bak, bu çok tehlikeli. Bu sorunun alt kategorileri var. A) Egom ve ben sana çok şey öğreteceğiz. B) Şirket içi eğitimlerimiz var. Katılıp hem bizi hem kendini geliştireceksin ve üç kişilik iş yapıp tek maaş alacaksın. C) Kişisel ve mesleki gelişimin için her imkanı sunacağız çünkü sen gelişirsen biz gelişiriz(bakın bu C’ler iyi niyetli olabiliyor bazen)

-“Burada yükselirsin, ben mesela..,” ile başlayan ‘ben ne dersem o, beni memnun edersen bu işte kalırsın. Patronları parmağımda oynatıyorum’ alt metniyle devam eden bir hikaye çıkabilir. Nadiren de gerçekten dürüstçe anlatılmış bir öz geçmiş olabilir.

Keşke sayılarınız artsa.

-Bir de nadiren karşımıza çıkan naif iş verenler olur. Dürüsttürler, kaygıları yoktu, insana değer verirler ki bunu görüşme boyunca hissedersiniz. Övmeyi sona bıraktım çünkü çok güzeller, keşke daha çok olsalar. Mesela başta da değindiğim gibi sizin iş dışındaki rolünüze, hayatınıza saygı duyarlar. Hatta kişisel hayatınızda mutlu olursanız, iş yerinde de mutlu olacağınızı bilirler ve incecik düşünürler. Kendilerine davranılmasını istediği gibi davranırlar ve rol yapmazlar. Hatta vedalaşma faslında sizlere bir zarf teslim edip teşekkür ederler. İşte o an bu ve bunun gibi iş verenlerin sayılarının artması için dua ederek ayrılırsınız.

Yorum bırakın